Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Murathan Uyar, 14-20 Mart Dünya Tuza Dikkat Haftası hasebiyle çok tuz tüketiminin ziyanları konusunda bilgiler verdi. Tuzun tarifini yapan Prof. Dr. Uyar, “Tuz, sodyum (Na) ve klorür (Cl)’den oluşan ve dünyada yaygın olarak bulunan bir unsurdur. Tuzun yüzde 40’ı sodyum, yüzde 60’ı klorür iyonlarından oluşur. 2.5 gram tuzda 1 gram sodyum bulunur” diye konuştu.
“BİRÇOK BESİNDE DOĞAL OLARAK BULUNUYOR”
Tuzun hangi besinlerde bulunduğunu anlatan Prof. Dr. Uyar, “Besinlerin birçoklarında doğal olarak bulunan sodyum, tuzla işlenmiş besinlerde, kabartma tozunda, karbonatta, maden sularında ve birçok ilacın bileşiminde de bulunur. Lezzet verici özelliği nedeniyle besin hazırlamada kullanılan tuz, besinlerin dayanıklılığının artırılması ve saklanmasında da kullanılmaktadır. Örneğin; zeytin, peynir, sucuk, pastırma üzere besinlerin üretiminde, turşu ve konserve imalinde, besinlerin salamura edilmesinde vazgeçilmezdir. Tuz, antiseptik olması ve nem alımlı özelliğinden Dolayı besinlerde bozulmaya neden olan bakterilerin üremesine Mani olmaktadır” formunda konuştu.
Yaklaşık 5 bin Yıl Evvel Çinlilerin besinlerin tuzda bozulmadan saklanabildiğini keşfetmeleriyle tuzun ekonomik açıdan Fazla Değerli hale geldiğini, Roma imparatorluğunda bir Devre askerlerin maaşlarının bile tuzla ödendiğini hatırlatan Prof. Dr. Uyar, “Dondurucu ve buzdolaplarının keşfiyle tuzun kullanımı endüstride besin işlenmesine kaymış; meskenlerde daha Fazla lezzet gayeli kullanılır olmuştur” dedi.
“HAYATIN VAZGEÇİLMEZİDİR”
Tuzun beşerler için değerinden bahseden Prof. Dr. Uyar, “Tuz bedene alındığında çözünerek sodyum ve klorür iyonlarına ayrılır. Sodyum, kasların kasılmasında, kan hacminin ayarlanmasında, kan basıncının ayarlanmasında, sinirsel mesajların düzgün çalışmasında, bedenin asitliğinin düzenlenmesinde rol oynar. Hayat için vazgeçilmezdir. Fakat fazlası da birçok hastalığı beraberinde getirir” sözlerini kullandı.
“FARKLI HASTALIKLARA neden OLABİLİR”
Günlük önerilen tuz alımının 5 gram (1 silme tatlı kaşığı) ile sonlandırılması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Uyar, şu bilgileri paylaştı: “Bunun üzerinde her artış, kan basıncında yükselmeye yol açar. Kan basıncında çok yükseklik (hipertansiyon) ise felçlerin yüzde 62’sinin, kalp damar hastalıklarının ise yüzde 49’unun oluşumundan sorumludur. Ne yazık ki ülkemizde en sık mevt nedeni, deveran sistemi hastalıklarıdır. Hipertansiyon da bunların anne nedenidir. Tuz alımı kısıtlanırsa dünyada 2.5 milyon kişinin vefatının engellenebileceği hesaplanmaktadır. Kan basıncını artırmak dışında mide kanseri riskini artırmak, böbrek taşı gelişimini kolaylaştırmak, kemik erimesine yol açmak, kalp kasında kalınlaşmaya yol açmak, böbrek yetmezliğine yol açmak üzere kan basıncından Müstakil ziyanlı tesirleri de gösterilmiştir.”
“EKMEK VE KAHVALTILIKLAR EN çok TUZUN ALINDIĞI BESİNLER”
Tüketilen tuz ölçüsünün bedellerine değinen Prof. Dr. Uyar, “Ülkemizde yapılan SALTURK araştırmasında günlük tuz tüketiminin 15-16 gram/gün üzere Fazla yüksek kıymetlerde olduğu görülmüştür. Tuz kaynakları olarak da en Fazla ekmek (yüzde 31.9) ve yemeğe katılan tuz (yüzde 55,5) olduğu saptanmıştır. Besin cinslerine nazaran ise kahvaltılıklar en Fazla tuzun alındığı besinlerdir. Besin endüstrisinde tuz, tatlandırıcı, gözetici, su tutucu, susamayı artırıcı (daha Fazla sıvı Besin tüketimi) olarak kullanılmaktadır. Piyasada farklı tuz çeşitleri satılmaktadır. Bunlarının yüzde 98’inin sodyum ve klorürden oluşan bildiğimiz tuz olduğu unutulmamalıdır. Sonuçta hepsi tuzdur. Etkileri de aynıdır” açıklamasında bulundu.
“SOFRADAN TUZLUĞU KALDIRIN”
Günlük tuz tüketimini azaltarak yaşadığımız sıhhat problemlerini azaltabileceğimize dikkat çeken Prof. Dr. Uyar, “Daha sağlıklı bir hayat sürebilmek için yaşamsal ehemmiyeti tartışılmaz tuzdan vazgeçmek Mümkün değildir. Lakin günlük alımını azaltarak fazlasının getireceği ölümcül sıhhat sıkıntılarından korunmak da mümkündür. İşe sofraya getirilen tuzluğu kaldırmak ve tadına bakmadan yemeğe tuz eklemek huyundan vazgeçmekle başlanabilir” diyerek kelamlarını noktaladı.
Yorum Yok