Sanal mecrada “sosyallik” vaadinde bulunan uygulamalar, yalnızlık ve depresyonla sonuçlanabiliyor. Klinik Psikolog Dr. Serap Altekin, toplumsal medya gönderileriyle, oburlarının hayatını kendi hayatlarıyla kıyaslayanların Olumsuz hisler hissedebildiklerini söyledi. Dr. Altekin, “Başkalarının paylaşımlarını takip ederken kendini diğerleriyle kıyaslayan, daha mutsuz, yalnız, başarısız ve daha bedelsiz hissetme en yaygın tesirdir. Algılama, düşünme süreçlerindeki bu çarpıklıklar da depresyona yer hazırlar. Toplumsal medya kullanımına nazaran, hem bir ilaç hem bir agu hem bir nimet hem de bir lanet olabilmektedir” tabirlerini kullandı.
Sosyal medyada yer alan, tutkulu, kusursuz görünen, masalsı münasebet fotoğraflarının çiftlerin gerçek ahengi ve memnunluğu hakkında bilgi veremeyeceğini söyleyen Dr. Altekin şöyle konuştu:
“Kendisiyle barışık, karşılıklı doyurucu ve sağlıklı alakalar içinde olan, manalı ve doyumlu bir hayat süren beşerler ve içtenlikle Mesut ve uyumlu çiftler, ekseriyetle toplumsal medyada daha az paylaşım yapar. Ayrılık ya da boşanma sonrası toplumsal medya kullanımının arttığı, Özellikle erkek kullanıcıların kendi fotoğraflarını paylaşım sıklığının arttığı gözlemlenir.”
“HER PAYLAŞIM TASARI ÜRÜNÜ”
Sosyal medya okuryazarlığı geliştirilmesi, Olumsuz tesirlerinden korur diyen Dr. Altekin şunları söyledi:
“Kendinizi toplumsal medya görünürlüğünüz üzerinden tanımlamayın. kişilik bedelinizi takipçi yahut zevk sayınızla özdeşleştirmeyin. Diğerleriyle kıyas yapmayın. Paylaşımların bir kurgu, bir tasarı eseri olduğunu unutmayın. Kimi, neyi takip ediyorum? neden takip ediyorum? Bana ne katıyor? Ne paylaşıyorum? neden bunu paylaşma gereksinimi hissediyorum? üzere sorulara Karşılık vererek devinim edilmeli.”
Yorum Yok