Türkiye nihayet yılların en kurak kış aylarını yaşarken, kuraklığın oluşturduğu tesir artarak devam ediyor. Bilhassa yağışların az olması nedeniyle baraj ve göletlerdeki su çekilmeleri kuraklığa işaret ederken, uzmanlar da kuraklığa karşı dikkatli olunmasını öneriyor.
Geçmiş raporlarda Türkiye’nin kuraklık sorunuyla karşılaşabileceği istikametinde sözler yer aldığını kaydeden İklim Değişikliği siyaset ve Araştırma Derneği Lideri Baran Bozoğlu, beklenen bir sürecin yaşandığını lisana getirerek, “Özellikle dahil Anadolu bölgesinin İç kısımlarında kuraklık riskinin olduğunu, şimal kısımlarda de sel felaketlerinin olacağını ve birebir vakitte öteki bölgelerde de denizlerde tuzlanma üzere sıkıntılar olacağını biliyorduk. Münasebetiyle şu anda aslında beklenen bir süreci yaşıyoruz ve ciddi bir kuraklık sorunu hayatımızı artık net bir formda etkilemeye başladı” tabirlerini kullandı.
Yaşanan sorunun Biricik başına barajlardaki su ölçüleri üzerinden değerlendirilmesinin hakikat olmayacağını Anlatım eden Bozoğlu, bir Lahza Evvel tahlil üretilmesi konusunun gündeme gelmesi gerektiğini söyledi.
Türkiye’deki su kaynaklarının yüzde 74’ünün ziraî üretim faaliyetlerinde kullanıldığı bilgisini veren Bozoğlu, ziraî faaliyetlerde susuz tarım prosedürlerinin ya da su kaynağının olduğu yerlerde sulu tarım usullerinin uygulanmasına gereksinim olduğunu vurgulayarak, “Tarımdan kaynaklı su tüketimini bir Lahza Evvel azaltmamız gerekiyor. Bunun için de yeni su kaynakları oluşturma bahtımız var. Bilhassa arıtılmış atık suların tekrar kullanımı konusunu bir Lahza Evvel devreye sokmamız gerekiyor” açıklamasını yaptı.
Atık suların arıtılıp tekrar sulama suyu olarak kullanılması imkanı olduğunu söyleyen Bozoğlu, “Şu anda Tüm kentlerde kentsel atık su arıtma tesisinde çıkan suların ileri teknolojilerle oluşturulup tarımda kullanılmasını sağlamamız, bunun için proje üretmemiz lazım” dedi.
“SUYU KULLANIRKEN çok hisli OLMALIYIZ”
Bozoğlu, kentlerde Önemli bir su kayıp kaçağı olduğunu kaydederek, şöyle devam etti:
“Şu anda biz barajdan alınacak suyu konuşuyoruz fakat arıtma tesislerimizi aldığımız suları arıtıp daha sonra pompalarla kentin içerisine yayıyoruz ve bu kentin içerisinde bu suların yüzde elliye yakını fizikî olarak kayboluyor. Aslında su kaynağımız var. Su kaynaklarını nasıl kullandığımız ve kentin içerisinde suyu nasıl yönettiğimiz kritik. Hasebiyle su kayıp kaçakları yüzde 50’lere varmış olan Aka kentler, başta olan olmak üzere yüzde 50 oranındaki kayıp kaçağı azalttığımız Vakit esasen iklim krizine karşı daha dirençli hale geleceğiz ve kuraklık riskinin daha âlâ yönetme bahtımız olacak.”
Yurttaşlara su tüketimleri konusunda ikazlarda bulunan Bozoğlu, “Evlerimizde Sanayi tesislerimizde ya da Amel yerlerimizde kesinlikle suyu kullanırken Fazla hisli davranmamız gerekiyor. Suyun fiyatının kademelendirilmesi ve tekrar fiyatlandırmasının da düşünülmesi gerektiğini ben Özellikle vurgulamak istiyorum” diye konuştu.
“EKONOMİK KAYNAKLAR YETERSİZ”
Kahramanmaraş merkezli zelzelelerin akabinde Aka kentlerde Önemli bir nüfus artışı yaşanacağını anlatan Bozoğlu, “Ama burada asıl yapılması gereken en kritik bahis, bütün bunların yanında göçün Tersine döndürülmesi lazım. Zira kentlerimizde Fazla ağır bir insan nüfusu artışı var. Fakat altyapı bu hususta yetersiz. Kaynaklar, ekonomik kaynaklar yetersiz. Hasebiyle bu kaynakları arttırmaya çalışırken ekonomik manada güçlenmeye çalışırken, bir yandan da göçün, nüfusun yönetilmesine muhtaçlığımız var. Zira insanın Ebedi talebi var. Fakat Ebedi bir kaynak yok” tabirlerini kullandı.
Bozoğlu, kentlere yaşanacak Aka göçlerin engellenemediğinde tüketimin artacağını aktararak, “Çok açıkça söyleyebiliriz ki su kaynaklarının yüzde 74’e yakını tarımla kullanıldığı için su kaynaklarında yaşanacak risk bizim ziraî üretimimizi Olumsuz etkileyecek. Münasebetiyle ihracatımız Olumsuz etkileyecek. Hasebiyle soframıza gelen besinlerin kalitesinde ve düşüşleri olacak fiyatlarında artışlar olacak” dedi.
“ÖNLEMLER ALINMAZSA KRİZLER YAŞAYABİLİRİZ”
Kuraklık sorununun birçok bahiste kriz oluşturabileceğini vurgulayan Bozoğlu, kelamlarını şöyle sonlandırdı:
“Bu kuraklık sorununun bir ziraî krizi beraberinde getireceğini söyleyebiliriz. Bunun yanında Sanayi alanındaki suya muhtaçlığımız devam ettiği için üretimimizde dertler olabilir. Tıpkı vakitte hijyenik pak içilebilir suyu bulmakta ıstıraplar yaşanabilir. Esasen şu anda birçok kentte bunu görebiliyoruz. Bunun için daha Çok Nakit harcamamız gerekebilir. Daha ileri teknolojiler kurmak için daha Çok yatırım yapmamız gerekiyor. Münasebetiyle kuraklık dediğimiz ekonomik olarak da toplumsal olarak da toplumsal olarak da herkesi Fazla Olumsuz etkileyecektir. Bunun yanında hiç kuşkusuz doğal alanlardaki sular da azalacağı için ekosistem öbür canlılarda Aka bir kriz yaşatacaktır. Bu da tetikleyici bir devinim olacaktır. Şayet bu bahsettiğimiz tedbirler alınmazsa, iklim değişimine Ahenk siyasetlerini bir Lahza Evvel hayata geçiremezsek Fazla kısa müddette bu krizleri yaşayabileceğimizi söyleyebiliriz ki bugün esasen fiyatlardaki artışların kısmen tesirinin bu bahsettiğimiz su krizi olduğunu söyleyebiliriz.”
Yorum Yok