Türkiye’de 11 Mart 2020’de birinci koronavirüs olayının görülmesiyle 2 yıllık pandemi sürecinin akabinde kalp ve damar hastalıklarında yaşanan artış, Kahramanmaraş merkezli zelzelelerin akabinde da devam etti.
Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kardiyoloji Klinik Şefi Prof. Dr. Şef Öztürk, pandemi sürecinde insanların sedanter (fiziksel aktivitenin hiç olmadığı ya da sistemsiz olduğu) Ömür ve dijitalleşmeyle, Kahramanmaraş merkezli sarsıntıların akabinde da Özellikle zelzelenin etkilediği bölgelerde gerilim nedeniyle çarpıntı üzere kalp ve damar rahatsızlıkları olaylarının 20’li yaşlardan sonra arttığını söyledi.
“CİDDİ SEVİYEDE ARTIŞ OLDU”
Öztürk, pandemi ve zelzeleler nedeniyle kalp rahatsızlıklarındaki artışa işaret ederek, “Kalp ve damar hastalıklarından Dolayı yılda dünyada 18 milyon insan ve ülkemizde ise yaklaşık 160 bine yakın şahıs hayatını kaybediyor. Bilhassa Covid-19 pandemisi sonrası insanların sedanter Ömür ve dijitalleşmeden Dolayı obezite, diyabet, tansiyon ve kalp damar hastalıklarında Fazla Önemli seviyede artış oldu. Bilhassa gençlerde de dijitalleşme Covid nedeniyle süratli olduğu için, gençler daha Fazla bilgisayar başında, tıpkı vakitte fast food (hazır yemek) şekli yemeklerle beslenmeleri ve uykusuzluklar nedeniyle, risk faktörleri artıyor. İlerleyen devirlerde, yani 20’li yaşlardan sonra, genç hastalarda kalp ve damar hastalığı sıklığı giderek artmaktadır. Bunun nedenleri ise sistemsiz hayat, obezite, uykusuzluktur. Covid-19, 100 yıllık bir dijitalleşme evresini hızlandırdı. Artık birçok kesim masabaşında işlerini yapabiliyor. Dijitalleşmenin yaygınlaşması Fazla âlâ bir şeydir Ama dezavantajı ise beşerler sedanter yaşama alıştı. Bu Özellikle genç kesimde Önemli bir problem oluşturdu. Covid-19’dan sonra kalp ritim bozukluğu ve çarpıntılarda yükseliş oldu. Ülkemizde Önemli bir zelzele felaketi yaşadık. Felaketten sonra da birçok hastada çarpıntı ezaları oluştu. Bunların bir kısmında Fazla Önemli bir seviyede dertler da yarattı” dedi.
“SOSYAL TAKVİYE DE ÖNEMLİ”
Yürüyüş yapmanın kalp rahatsızlıklarını yüzde 50 azaltabildiğini belirten Öztürk, “Kalp ve damar hastalıklarında, en Değerli faktörlerin Aka bir kısmı düzeltildiğinde yüzde 80 önlenilebiliyor. Fast food üslubu ve dondurulmuş besinler yerine taze besin ve meyvelerle beslenme daha değerlidir. Günde en az 10 bin adım yapılabilirse yahut haftada 5 gün 30 dakikalık yürüyüş bile kardiyovasküler riski yüzde 50 azaltabiliyor. Tütün eserleri, alkol ve gibisi içeceklerden Irak durmak gereklidir. Toplumsal takviye de kıymetlidir. Hem aile içi hem de etrafla ilgili irtibat de Fazla değerlidir. Toplumsal takviyeden mahrum olan beşerler daha Fazla kardiyovasküler risklere daha yatkın oluyorlar. Bilhassa dijitalleşmeden Dolayı beşerler daha Fazla içe kapanıyor. Bu hastalarda da toplumsal dayanak az olduğu için gerilim artışı yaşanıyor. Bununla Bir arada kalp damar hastalıklarında da Önemli bir artış yaşanmış oluyor. Covid-19 pandemisinden sonra beşerler meskene kapandığı için antrenman ve istikrarsız beslenmeden Dolayı obezitede, hem ülkemizde hem de dünyada Fazla Önemli seviyede artış var. Bunlara bağlı olarak kalp ve damar hastalıklarında Önemli seviyede artış oluştu. Yakın uzaklıklarda otomobille gitmek yerine yürümek gerekiyor. Asansörle çıkıp inmek yerine merdivenleri kullanmak daha mantıklı olur. Sofra tuzu Özellikle karbonhidratlı besinlerden, sert ve doymuş yağlardan Irak durulması gerekiyor. Dijitalleşmenin getirdiği en Kıymetli Öğe ise gerilimdir, Irak durmak gerekiyor. Gerilim arttıkça kalp ve damar hastalığı risklerinde Önemli seviyede artış görülmektedir” diye konuştu.
Yorum Yok